Ana Sayfa | Genel Bilgiler | Bazı Matematikçiler | Paradokslar | Bunalımlar |
Fermat 17 Ağustos 1601 yılında Fransa'nın
Beaumont-de-Lomagne kentinde doğmustur. Babası zengin bir deri
tüccarı ve Beaumont-de-Lomagne 'de ikinci konsolostu. Fermat
'in bir erkek kardeşi ve iki kiz kardeşi vardı ve doğmuş
olduğu bu kentte büyümüştü. Buna karşın yerel Fransiscan
Manastırına gittiğine dair çok az kanıt vardır.
1920 'lerin ikinci yarısında, Bordeaux 'ya gitmeden önce
Toulouse Üniversitesinde eğitim görmüştür. Bordeaux 'da ilk
ciddi matematiksel araştırmalarına başlamış ve 1629 'da
orada bulunan bir matematikçiye Apollonius 'un Plane loci adlı
eserinin, kendisinin düzenlemiş olduğu bir kopyasını
sunmuştur. Bordeaux 'da Beaugrand ile tanışmış ve bu sırada
matematiğe olan ilgisini Fermat ile paylaşan Etienne d'Espagnet
'e sunmuş olduğu "maximum ve minimum" üzerindeki
önemli çalışmalarını üretmiştir.
Bordeaux 'dan, üniversitede hukuk eğitimi aldıgı Orléans 'a
gitmistir. Medeni hukuk alanında derece almış ve Toulouse
parlâmentosunda meclis üyesi olma hakkını kazanmıştır.
Böylece Fermat 1631 yılından itibaren artık bir hukukçu ve
Toulouse 'da bir devlet memuru olmustur ve sahip olduğu bu
işinden dolayı, ona Pierre Fermat olan adını Pierre de Fermat
olarak değistirme yetkisi verilmiştir..
Fermat hayatının geri kalan kısmınıToulouse 'da geçirdi,
ancak orada çalıstığı kadar doğduğu yer olan
Beaumont-de-Lomagne 'da ve Castres yakınlarında bir kasabada da
çalıştı. 14 Mayıs 1631 'deki atamasından itibaren
parlâmentonun düşük meclisinde çalışmış ancak 16 Ocak
1638 'de daha yüksek bir meclise atanmış ve 1652 'de ceza
mahkemesinin en yüksek makamına terfi ettirilmiştir. Meslek
yaşamında elde edebileceği daha yüksek terfiler de vardı
ancak terfiler çoğunlukla yaşça daha kıdemliler tarafından
veriliyordu ve 1650 'lerin başlarında veba bu bölgeyi fena
vurmuş ve bu kıdemlilerin çogu ölmüştü. Fermat 'in kendisi
de vebaya yakalandı ve 1653 'de öldü.
Tabi ki Fermat Matematikle de meşgul olmuştu. Toulouse 'ya
gittikten sonra da Beaugrand ile matematik arkadaşlığını
sürdürmüstür ancak burada yeni bir matematik arkadaşı daha
kazanmıştır, o da Carcavi 'dir. Carcavi de Fermat gibi bir
meclis üyesidir, ancak onları yakınlaştıran ve aralarında
paylaştıkları şey matematik olmuştur. Fermat Cercavi 'ye
matematik üzerine olan buluşlarını anlatmıştır.
1636 'da Cercavi işi dolayısıyla Paris 'e gitti ve Mersenne ve
grubuyla temasa geçti. Carcavi 'nin, Fermat 'in düşen nesneler
ile ilgili olarak buldukları ile ilgili açıklamaları Mersenne
'in büyük ilgisini çekti ve Fermat 'a bir mektup yazdı.
Fermat 26 Nisan 1636 'da bu mektubu cevapladı ve Mersenne 'e
bazı hataları belirtmenin yanı sıra spiraller üzerindeki
çalısmalarını ve Apollonius 'un Plane loci adlı eserindeki
düzenlemeleriyle ilgili açıklamaları da yazdı. Fermat 'in
spiraller üzerindeki çalısmaları, serbest düsmede nesnenin
izlediği yolun hesaba katılmasıyla motive edilmiş oldu ve
Archimedes 'in spirallerin altında kalan alanı hesaplamaya
yönelik çalışmalarının genellestirilmiş hallerinin
metodlarını kullandı.
Bu ilk mektupta aynı zamanda Fermat 'in Mersenne 'den, Paris
matematikçilerine vermesini istediği iki tane maximum problemi
de vardı. Bu Fermat 'in mektuplarının tipik bir özelliğiydi,
kendisinin daha önceden bulmuş oldugu bir sonucu,
başkalarının da bulmasını sağlamak için onlara meydan
okuyacaktı....
Roberval ve Mersenne Fermat 'in bu ilk mektubunu ve digerlerini
gerçekten oldukça zorlayıcı buldular ve genellikle bilinen
tekniklerle çözülemeyeceğini gördüler. Bunun üzerine
Fermat 'tan kullandığı metotlarını açıklamasını
istediler ve Fermat Paris 'teki matematikçilere "bir
eğrinin , maximum, minimum ve teğetlerini belirleme
metotları" 'nı, kendisinin yeniden düzenlemiş olduğu
Apollonius 'un Plane loci adlı eserini ve yine kendisinin
geometriye cebirsel yaklasım -Introduction to Plane and Solid
Loci yazılarını gönderdi.
Fermat, önemli matematikçiler arasında olma ününü çabuk
yakalamıstı, ancak çalısmalarını yayınlama girişimi
çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlandı, çünkü Fermat
hiç bir zaman çalısmalarının kusursuz bir forma sokulup
tamamen bitirilmiş bir hale gelmesini istememisti. Yine de bazı
metotları yayınlanmıştı, örneğin; Hérigone, en önemli
çalısmalarından biri olan Cursus mathematicus adlı eserine
Fermat 'in maximum ve minimum metotlarını eklemisti. Fermat ve
diğer matematikçiler arasında giderek gelişen bu
mektuplaşmalar malesef evrensel bir övgü bulamamıştır.
Frenicle de Bessy, çözülmesini imkansız buldugu Fermat 'in
problemlerine karsı büyük bir kızgınlık duymus ve bunun
üzerine Fermat 'a sert bir mektup yazmıstır. Fermat 'in bu
mektuba detaylı bir açıklama vermesine karşılık yine de
Frenicle de Bessy, Fermat 'in kendisini aldattığını
düsünmüştür.
1643 - 1654 yılları arasındaki dönem Fermat 'in Paris 'teki
meslektaşlarıyla ilişkilerinin zayıfladığı dönemlerdendi.
Tabi bunun bazı sebepleri vardı. Birincisi, Fermat 'in
işlerinin yoğunluğunun onun matematiğe fazla zaman
ayırmasını engellemesiydi.İkincisi ise 1648 yılından
itibaren Toulouse 'u ciddi bir biçimde etkileyen Fransa 'daki
sivil savaştı ve sonuncusu ise Toulouse 'daki hayatta ve tabii
ki Fermat 'ın hayatında ölümcül izler bırakan 1651 vebası.
Buna rağmen yine de Fermat bu dönemde sayılar teorisi
üzerinde çalışmıstı.
Fermat çoğunlukla sayılar teorisi üzerindeki
çalısmalarıyla, özellikle Fermat 'in son teoremi (Fermat 's
Last Theorem ) ile bilinir. Bu teorem şu sekildedir;
n>2 için xn + yn = zn esitligini sağlayan sıfırdan farklı x, y ve z tamsayıları yoktur.
Fermat, Diophantus 'un Arithmetica adlı
eserinin Bachet tarafından yapılan çevirisinin kenarına
şunları yazdı; " Gerçekten de kaydadeğer bir ispat
buldum ancak bunu kitabın kenarına sığdırmam mümkün
degil". Bu köşe notu ancak Fermat 'in oğlu Samuel 'in
1670 yılında Diophantus 'un Arithmetica'sinin Bachet
çevirisinin babasının notlarını da içeren yeni bir
baskısını yayınlamasından sonra bilinmeye başlandı.
Bugün kesin olmamakla birlikte Fermat 'in bu ispatının
yanlış olduguna inanılmaktadır. Fermat 'in bu iddiası 1993
Haziranında İngiliz matematikçi Andrew Wiles tarafından
ispatlandı, ancak Wiles bir süre sonra bazı problemler ortaya
çıkınca, ispatını bulduğuna dair iddiasını geri aldı.
1994 Kasımında ise tekrar ,şu an bilinen, ispatı bulduğunu
açıkladı.
Fermat 'in Paris 'li matematikçilerle mektuplaşması 1654
yılında Etienne Pascal 'in oglu Blaise Pascal 'in, Fermat 'tan
"olasılık" hakkındaki fikirlerini açıklamasını
rica eden bir mektup yazmasıyla tekrar basladı. Aralarındaki
kısa mektuplaşma "olasılık teorisi" ni ortaya
çıkardı ve bu sebeple bugün bu teoriye, bu iki
matematikçinin ortaklaşa teorisi olarak bakılmaktadır. Durum
her ne kadar böyle olsa da Fermat, konuyu "olasılık"
tan "sayılar teorisi" ne çevirmeye çalıştı.
Pascal bununla hiç ilgilenmedi ancak Fermat bunu farketmeden
Carcavi 'ye şunlari yazdı;
Dahiliklerine gerçekten büyük saygı
duyduğum Bay Pascal 'a fikirlerimi açıkladığım için çok
büyük mutluluk duyuyorum. İkiniz de bu baskının
sorumluluğunu üstlenebilirsiniz, kısa açıklamalar ve
eklemler yapabilirsiniz. İşlerim çok yoğun olduğundan
dolayı üzerimden büyük bir yük almış olursunuz.
ancak Pascal Fermat 'in bu çalışmalarını yine de
yayınlamıyacaktı. Bunun üzerine Fermat çalışmalarının
yayınlanması ile ilgili bu anı fikrinden yine vazgeçti.
Fermat zor problemleriyle her zamankinden daha da ileri giderek;
Fransız, İngiliz, Hollanda 'lı ve hiçbir Avrupalı
matematikçi tarafından çözülemeyen iki problem Bay Fermat
tarafından ortaya atılmıstır..
Şeklinde bir açıklama yaptı. Fermat 'in problemleri bir çok
matematikçinin Sayılar Teorisi ni önemli bir konu olarak
düşünmesinden dolayı fazla ilgi görmedi. Ancak Bu
problemlerden ikincisi (N bir kare degil iken Nx2 + 1 = y2
ifadesinin tüm çözümlerini bulunuz, seklinde olan problem)
Wallis ve Brouncker tarafından çözüldü ve bu çözüm
sırasında continued fraction konusu daha da geliştirilmiş
oldu. Frenicle de Bessy belki de Sayılar Teorisi 'ne ilgi
gösteren tek matematikçiydi, ancak ne var ki o da Fermat 'a bu
konuda destek olacak kadar bir matematik yeteneğine sahip
degildi.
Fermat, "iki küp 'ün toplami bir küp olamaz" adında
baska problemler de ortaya atmıstı. ( Bu, Fermat 'in Son
Teoremi olarak bilinen teoremin özel bir halidir. Bu da Fermat
'in genel kural için bulmus oldugu ispatin yanlis oldugunun
farkına vardığını gösteriyor.)
1656 yılında Fermat Huygens ile mektuplasmaya başladı. Bu
mektuplasmalar zamanla Fermat 'in sayesinde Sayılar Teorisi 'ne
dogru yönlenmeye basladı. Bu Huygens 'in ilgisini çekmiyordu
ancak Fermat bu konuda ısrarlıydı ve 1659 yılında Carcavi
vasıtasıyla Huygens 'e "New Account of Discoveries in the
Science of Numbers" adlı eseri yolladı ve daha önce
yapmadıgı kadar çok metodunu ortaya koydu.
Fermat, sonsuz iniş 'in metotlarını açıkladı ve bunu 4k+1
formundaki asal sayıların iki kare toplamı olarak
yazılabilecegini kanıtlamada kullandı. Farz edelim ki 4k+1
formundaki bir asal sayı iki kare toplamı olarak yazılamasın,
öyleyse 4k+1 formunda iki kare toplamı olarak yazılamayan daha
küçük bir sayı vardır. Fermat 'in bu mektupta
açıklayamadıgı ise küçük sayının daha büyük olan
sayıdan nasıl üretilecegidir. Bir varsayim Fermat 'in bu
adımı nasıl gerçeklestirecegini bilmedigini söylemektedir,
ancak su bir gerçektir ki Fermat 'in metodunu açıklamada
düsmüs oldugu bu çıkmaz, matematikçilerin ilgisini konu
üzerinde yitirmesine neden olmustur. Ve bu Euler 'in bu konudaki
problemleri tekrar ele alıp bu boşlukları doldurmasına dek
sürmüstür.
1642 yılında İngiltere'nin Woolsthrope kasabasında dünyaya
gelen Newton'un en önemli buluşu, diferansiyel ve integral
hesabı keşfetmesidir. Zaten Newton'u dünyada gelip geçmiş
üç büyük matematikçiden biri yapan buluşu budur. İşin
teknik yönü, üniversitelerde uzun uzun verilir. Bu nedenle,
sadece adı bizim için şimdilik yeterlidir. Newton, bir ara
teolojiye de ilgi duydu. Bu konuda bazı yorumları ve
düsünceleri de vardır.
Newton, 1661 yılının haziran ayında Cambridge'deki Trinity
College'e girdi. Giderlerinin bazılarını karşılamak için
okulda bazı işlerde çalışıyordu. İç harp İngiltere'de
tüm şiddetiyle sürüyordu. Önceleri yavaş, fakat sonraları
çabuk olarak kendini toparladı ve çalısmalarına daldı.
Newton'un matematik öğretmeni Isaac Barrow (1630 - 1677), hem
ilahiyatçı ve hem de matematikçi biriydi. Matematikte parlak
fikirli olan Barrow, ögrencisinin kendisinden çok ileride
olduğunu kabul ediyor ve 1669 yılında matematik kürsüsünü
bırakıp sırası gelince, yerini o eşsiz büyük deha Newton'a
bırakıyordu.
Barrow, geometri derslerinde kendine özgü yöntemlerle,
alanları hesaplamak, egrilere üzerindeki noktalardan teğet
çizmek için yollar gösteriyordu. İşte bu dersler Newton'u
diferansiyel ve integral hesabı bulmaya ve bu sahada çalısmaya
yönelten ilk adımlardır.
Diferansiyel ve integral hesabın bulunmasında, değisken,
fonksiyon ve limit kavramı kullanılmıştır. Fonksiyon
kelimesini ilk kez Leibniz kullanmıştır. Bugüne kadar da bu
sözcük degistirilmemiştir. Limit fikrini ve kavramını Newton
ve Leibniz kullanmıştır. Özellikle Newton bu sahada
başarılı olmuştur. Her ikisi de çok yönlü olan bu dahiler,
aynı zamanda birbirlerinden habersiz az çok farklılık
gösteren yöntemleriyle diferansiyel ve integral hesabı
bulmuşlardır.
Isaac Newton, 1727 yılında böbreklerindeki rahatsızlık
yüzünden yasamını yitirdi.
Alman astronomu, matematikçisi ve
fizikçisidir. Daha çocukluğunda, erken gelişmiş zekası,
matematiğe karsı zekasıyla sivrildi ve Brounseweig dükünün
ilgisini çekti. Dük, okul masraflarını üzerine alarak O' nu
Göttingen Üniversitesine gönderdi. Henüz 16 yasindayken
Herschel'in 1781 de kesfettigi Uranüs gezegeninin yörünge
elemanlarını hesaplayarak, Yer'in bir noktasindan yapılan
ölçülerle, bu gezegenin yörünge elemanlarını bulmaya
yarayan ve günümüzde hala kullanılan bir metot ortaya koydu.
1798 de Helmesdt'e yaptıgı bir inceleme gezisinden sonra,
Braunschweig'a döndü ve birkaç yıl içinde kendisini büyük
matematikçiler sırasına koyacak bir seri çalısma raporu
yayımladı.
Sayılar üzerine incelemeleri topladığı Disqvisitiones
Arithmetice'de (Aritmetik Arastirmalara) (1805), eşitlikleri,
ikinci dereceden şekilleri, serilerin yakınsaklıgıni v.b. ele
aldı. Piazzi tarafından 1810 da, küçük gezen Cerez'in
keşfinden sonra Gauss, çesitli gökmekaniği arastırmaları
yaptı, hayatının sonuna kadar bağlı kalacağı Göttingen
rasathanesine müdür oldu (1807) .Theoria Motus Corporum
Coelestium In Sectionibus Conicis Solem Ambientium (Konik kesitIi
? gökcisimlerinin günes çevresindeki hareket kurami) (1808)
adlı ünlü eserini yazdı. Legendre ile hemen aynı zamanda
düşündüğü ve daha önce 1797 de yararlandığı - en
küçük kareler metodundan (1821) başka, yanılmalar teorisi ve
iki terimli denklemlerin çözümü için genel bir metot buldu;
uygun-tasvir üzerine arastırmalar, yüzeylerin eğriliği ve
Disqvisitiones Generales Carca Sperficien Curvas'ta (egri
yüzeyler üzerine genel arastirmalar) (1827) , ispat ettiği
ünlü teoremi de yazmak gerekir. Bu teoreme göre, bükülebilen
fakat uzatılamayan bir yüzeyin egriligi, yani egriliklerinin
çarpımı degismez.
Göttingen ile Altona arasındaki meridyen yayının ölçülmesi
sırasında (1821,1824), Gussu, geodezi çalısmalarında
ışıklı işaretler verebilmek için, kendi adını tasıyan
Helyotropu tasarladı. Optik alanında, eksene yakın ışık
ışınları için düzenlenmiş merkezi optik sistemlerinin
genel teorisini kurdu. Elektrikle özelIikle magnetizma ile
ilgilendi, bu alanda magnetometreyi icat etti. Ve Resultate Aus
Den Beabochtungen Des Manetischen Vereins (Yer magnetizmasinin
genel kurami) (1839), adlı eserinde, magnetizmanin, matematik
teorisini formülleştirdi. Suclides'ci olmayan hiperbolik
geometrinin keşfinde, bu konuda hiç bir şey yayımlamamış
olmakla birlikte, Gauss, Balyai ve Labocewsky'den önce
çalısmalar yapmış ve başarı sağlamıştı.
Antik dönemin ünlü filozofudur. ataları
Fenikelilerdir.. Son
kaynaklar, M.Ö. 625 yılında Milletos'ta doğup, 545'te
öldügünü
kabul eder.
Yaşadığı yıllarda; geniş bir arastırma, inceleme,
düşünme ve mühendislik yeteneği ile ilginç bir ticari
zekası sonucu üne kavusmuştur. Miletos Okulu' nun korucusudur.
THALES zamanımıza kadar intikal eden yazılı bir eser
bırakmamıştır. Düsünceleri ögrencileri yoluyla
zamanımıza kadar intikal etmistir.
THALES, ARISTO' nun (M.Ö. 384,322) eserlerine atfen, fizik ve
dogal felsefenin, EUDEME' nin (Aristo'nun ögrencisi), eserlerine
atfen de astronomi ve matematigin kurucusu kabul
edilir. Bu tür görüsler, konu ile ilgili yayınlarda her
geçen yıl hızla yaygınlasmıstır. Netice itibariyle de
THALES' e mümtaziyet ve ebedilik vasıfları verilmiştir.
THALES' in astronomide kurucu addedilmesine ve üne kavusmasına
sebep olan olaylardan birisi şudur:
Atina'da M.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde görülebilecek Güneş
tutulma olayını, tutulmanın vukuundan önce haber vermiş
olmasıdır. Thales' e büyük ün kazandıran bu olay
Babilleler tarafindan bilinmekte idi.
Burada önemli olan, tutulma olayının kendisi değil, haber
verenin bu bilgiyi aldıgı kaynaktır. Gerçekte: THALES' in bu
bilgiyi eski Misir ve Mezopotamya' dan elde ettiginde bütün
kaynaklar birleşmektedir.
Matematikte kurucu addedilmesine sebep olan bilgileri de
şunlardı:
Bir dairenin içine üçgen çizme probleminin çözümü.
cisimlerin (piramitlerin) gölgesi yardımıyla yüksekliginin
hesabını. üçgenlerin kenarları ile ilgili bağıntılar ters
açıların eşitligi konusu, küresel üçgenlerin bazı
özellikleri eşkenar üçgenlerin taban açılarının
eşitliği teoremi...
Fizikte kurucu addedilmesine sebep olan bilgileri de şunlardır:
Bazı cisimlerin demir üzerindeki çekim etkisi, Nil Nehri'nin
taşmasının nedenlerinin açıklanması.
THALES'e atfedilen ve bilimlerde kurucu unvanını almasına
sebep olan bu bilgiler, THALES'ten 2000 yıl kadar önceleri Eski
Mısırlılar ve Mezopotamyalılar tarafından bilinmekte idi.
THALES, eski Mısır ve Babil'e yaptıgı birçok seyahatleri
sırasında, buralarda eski dönemlerin bilim ve tekniklerini
dönemin bilginlerinden (kahin, katip, rahip) öğrenmistir. Bu
ilk medeniyetlerin, eski imparatorluk dönemlerinden ögrenmiş
ve bu suretle Grek felsefesinin, geometri ve astronomisinin
gelismesine ilk çıkış noktası olarak temel kavramlar
edinmiştir.
Ülkemizde, diğer antik dönem bilginlerine olduğu gibi THALES'
e mümtaziyet ve ebedilik verilmesine sebep, Batı' lı
kaynakların yayınlarıdır. Degişik bir ifade ile
bilgilerimizin noksan olduğu dönemlerin damgasını taşır.
Bize göre: THALES'in bilim tarihindeki yeri ile ilgili
gerçekleri şu sekilde özetlemek mümkündür:
THALES, ilk medeniyetlerin beşiği olan eski Mısır bölgesini
uzun yıllar dolaşmıştır. Kaynaklardan bazıları. THALES'in
Babil bölgesine kadar gittiğini yazar. THALES eski Mısır ve
Mezopotamya' ya yaptığı bu geziler sırasında matematik,
astronomi ve fiziğin temel bilgilerini öğrenerek Atina' ya
döndü. Burada, elde ettiği bilgileri önce sistematize,
bilahare de kanuniyet (teori) halinde ifade etmiştir.
Bugün için "saçma" olan şu görüşler de THALES'e
aittir: "Yeryüzü, suyun üstündedir ve suyun üstünde
tahta parçası gibi durur, dalgalanır.", "Kehribar da
cisimleri çektiği için ruha sahiptir."
THALES, alemin yaratılışı ile ilgili bilgileri ortaya koyan
Antik dönemin ilk bilginlerindendir.
İlginç Sayılar | Matematiksel Fıkralar | Matematik karikatürleri |